Ana Sayfa
Aradığınız Herşey Burda
Bati Trakya Videolari
Rumeli Balkan Turkuleri
Dost Siteler
Batı Trakya Tarihi
Bize Göre 14 Mayıs (Satıldıkmı)
Devlet Bahçeli Batı Trakya’da Akrabasının Mezarını Ziyaret Etti
Dr. Sadik Ahmet
Pomaklar Oz ve Oz Turktur
Pomaklar Oz ve Oz Turktur (English)
Lozan Antlasmasi
=> LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NDA AZINLIK
=> LOZAN KRONOLOJİSİ
=> Lozan Antlaşması'nın Getirdiği Statü
Balkanlarda Turk Katliamlari
Balkanda Yasayan Turkler
Kibris
Kerkuk - Musul
Atatürk ve Batı Trakya Davası
Atatürk ve Batı Trakya Türkleri
Niçin 29 Ocak?
Batı Trakya Kronolojosi --> 1921-1923
Sayaç
 

Lozan Antlasmasi

Lozan Antlaşması

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, S.S.C.B, Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.

I. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf devletlerince Osmanlı Devleti’ne imzalatılan Sevr Antlaşması neredeyse devleti haritadan silmiş ve egemenliğini ciddi biçimde sınırlayan hükümlere yer vermiştir.

Atatürk önderliğinde Milli Mücadele’ye başlayan Türk ulusu savaş meydanlarında büyük zaferler kazanmış ve Lozan Antlaşması ile siyasi ve hukuki alanda tescil etmiştir.

Lozan barış görüşmeleri 8 ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir. Görüşmelerde Türkiye’yi temsil eden İsmet Paşa başkanlığındaki heyetin bu başarıdaki rolü büyüktür.

==Uluslararası kabul==pek çok yönden önem taşımaktadır. Öncelikle, Türkiye’nin bağımsız ve eşit bir devlet olarak uluslararası topluma kabul edilmesi sağlanmıştır. Lozan ile Misak-ı Milli hedeflerine çok büyük ölçüde ulaşılmıştır. Lozan Konferansı sırasında kapitülasyon olarak nitelenen ve ülkenin iç işlerine karışma yetkisi veren ayrıcalıklar uzun süre tartışılmıştır. Sonuçta kapitülasyonların kaldırılması ve Osmanlı borçlarının ödenmesinin makul bir takvime bağlanması kararlaştırılmıştır. Antlaşma, bu açıdan bir ekonomik bağımsızlık belgesi olma özelliğine de sahiptir.

Ayrıca, Lozan, yaklaşık yüzyıldır devam eden Türk-Yunan çatışmasını sona erdirerek, ulaşılan barışla iki ülke arasında bir denge oluşturması bakımından da önem taşımaktadır.

I. Dünya Savaşı sonunda galip güçlerce dikte ettirilen ve ağır şartlara sahip barış antlaşmaları II. Dünya Savaşı’na zemin hazırlarken, Lozan’da karşılıklı pazarlıkla barışın güvencesini oluşturan bir düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, Savaş’ı bitiren antlaşmalar içinde halen uygulanan sadece Lozan’dır. Tabiatıyla, bunda Türkiye’nin Atatürk’ün belirlediği Yurt’ta Sulh, Cihan’da Sulh ilkesine sadık kalması ve Lozan Antlaşmasının hükümlerinin uygulanmasında da bu ilkeyi gözetmesinin rolü büyüktür.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri, Lozan Antlaşmasında da yer almıştır. Buna göre, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün oluşturan Türkiye’de yaşayan ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit ve aynı haklara sahip Türk ulusunu oluşturmaktadır. Antlaşmada Türkiye'de yaşayan Hıristiyan kökenli Rum ve Ermeniler ile Museviler azınlık olarak tanımlanmış ve mal, mülk ve ibadet hakları güvence altına alınmıştır.

Antlaşma ile [Türkiye] ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi yapılmasına karar verilmiş, bunun sonucunda [1924] yılında yaklaşık bir milyon Hıristiyan-Rum Yunanistan'a, beş yüz bin Müslüman-Türk de Türkiye'ye göçetmiştir.

Sınırlar

  • Türkiye Suriye sınırı, Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşması’na göre kabul ediliyor.

  • Irak sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için bu konuda İngiltere ve Türk Hükümeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı..

  • Türk-Yunan sınırı Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda belirlenen şekliyle kabul edilmiştir. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan’ın Batı Anadolu‘da yaptığı tahribata karşılık alınacak savaş tazminatına karşılık elde edilmiştir. Ayrıca Gökçeada ile Bozcaada bizde, diğer Ege adaları Yunanistan’da kaldı. Yunanistan, Türk sınırına yakın olan adalarda asker bulundurmayacaktı. 
  • Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı (En büyük siyasi başarı)

  • Azınlıklar: Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edilerek hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacaktı. Batı Trakya’daki Türklerle İstanbul’daki Rumlar dışında Anadolu ve Doğu Trakya’daki Rumlar ve Yunanistan’daki Türkler mübadele edileceklerdi..

  • Savaş Tazminatları: I.Dünya Savaşı nedeniyle istenen savaş giderlerinden kurtulunmuştur.

  • Devlet Borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere bölüşüldü. Türklere düşen bölüm taksitlendirme ile kağıt paraya göre ödenecekti. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karışmaktadır.

  • Boğazlar: Boğazlar, üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla uluslararası bir kurul oluşturulmasına ve bu düzenlemelerin “Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altında sürdürülmesi kararı alınmıştır.(Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nde değiştirilmiştir.)

  • Musul,Erbil Boğazlar ve Hatay kıbrıs ege adaları sorunları Lozan’da çözülemeyen sorunlardır.

Önemi:

  • Bir çok sınır problemi çözülerek Türkiye'nin ve komşularının barış içinde yaşaması sağlanmıştır.

  • Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde sağlanmıştır.

  • Türkiye tarihinde yeni bir dönem başlatmıştır. Sevr Antlaşması geçersiz kılınmıştır.

  • Türk ulusu adına, I. Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmadır.

  • Yeni Türk devleti Dünya'daki devletlerin çoğu tarafından kabul görmüştür.

  • Türkiye tarafından konulan koşullara Dünya devletleri uymak zorunda kalmışlardır

  • Türk ulusunun tam bağımsızlığı kanıtlanmıştır.

Musul meselesi

26 Kasım 1922 tarihindeki oturumda gündeme gelen Musul Sorunu Konferans'ta Lord Curzon’un Türkiye’nin doğu sınırını ele almaktan kaçınarak Türkiye-Irak meselesini gündeme getirmesinin sebebi, Irak’taki durumun belirsiz ve karmaşık bir halde bulunması, buradaki İngiliz menfaatlerinin tehlikeye girmesi ve ABD ile Fransa gibi devletlerin de bölgede menfaat aramaya başlamalarıydı. Aynı günkü oturumda İsmet Paşa’nın ortaya koyduğu Türk tezi Misak-ı Millî’de belirtilen millet ilkesine, etnik, coğrafi, tarihi, siyasî ve ekonomik sebeplere dayandırılıp İngilizlerin öne sürdüğü tezlerin geçersizliğini ispat ediyordu.[1] adres açıklaması

Türk delege heyeti ve başkanının genel bildirisi

Lozan Konferansına katılacak Türk Delege Heyeti 8 Kasım 1922 günü doğu ekspresiyle İstanbul'dan hareket etmiş ve 11 Kasım 1922 akşamı Lozan'a varmıştı. Delege Heyeti şöyleydi.

Lozan Türk Delege Heyetinin İsim Listesi:

Baş Murahhas : İsmet Paşa (İNÖNÜ)

Murahhaslar  : Rıza Nur Bey

Hasan Bey (SAKA)

Müşavirler  : Münir Bey (ERTEGÜN)

Muhtar Bey (ÇİLLİ)

Veli Bey (SALTIK)

Zülfü Bey (TİGREL)

Zekai Bey (AYAYDIN)

Celal Bey (BAYAR)

Şefik Bey (BAŞMAN)

Şeniyettin Bey (BAŞAK)

Şevket Bey (DOĞRUKER)

Tevfik Bey (BIYIKLIOĞLU)

Tahir Bey (TANER)

Nusret Bey (METYA)

Hikmet Bey (BAYUR)

Zühtü Bey (iNHAN)

Fuat Bey (AĞRALI)

Mustafa Şeref Bey (ÖZKAN)

Şükrü Bey (KAYA)

Hamit Bey (HASANCAN)

Cavit Bey

Hayım Naum Bey

Baha Bey

Matbuat Müşavirleri  : Ruşen Eşref Bey (ÜNAYDIN)

Yahya Kemal Bey (BAYATLI)

Umumi Katip ve Müşavir Tercüman

Katipler  : Reşit Saffet Bey (ATABİNEN)

Hüseyin Bey (PEKTAŞ)

Ali Bey (TÜRKGELDİ)

Mehmet Ali Bey (BALİN)

Cevat Bey (AÇIKALIN)

Celal Hazım Bey (ARAR)

Saffer Bey (ŞAV)

Süleyman Saip Bey (KIRAN)

Rıfat Bey

Doktor Nihat Reşat (BELGER)

Türk Delege Heyeti Başkanı, Lozan yolculuğu sırasında heyet mensuplarına ilk Başkanlık Genel Bildirisini 11 Kasım 1922'de tebliğ etmişti. Bir askeri karargah titizlik ve disiplini telkin eden bu bildiri, konferansın devam ettiği sürece heyet mensuplarının çalışma ve davranışlarını düzenleyen bir devamlı talimat niteliğindedir. Bu talimattaki öğüt, tavsiye ve direktifler bu gibi önemli konferanslara katılacak heyetler için yapılaması gereken aydınlatma ve uyarmalara güzel bir örnektir:


"Başkanlık Genel Bildirisi"


1. Başkanlığı ile şeref duyduğum heyetimiz sayın mensuplarına yabancı memlekette samimi bir elbirliğiyle, fakat sıkı bir düzen içinde çalışmaların başarı dayanağı olduğunu ifade ederek, çalışma tarzı hakkındaki görüşlerimi aşağıda sunuyorum:

En genç katip arkadaştan en yaşlımıza kadar herkesin, delege heyetinin başarısı yalnız kendi yetenek ve çabasına bağlıymış kanısı ile ilgisiyle çalışması başlıca önem taşır.

2. Memleketin, en büyük davasını emanet eylediği arkadaşlarımın, yabancı memleketteki davranışlarıyla da seçkinlik göstereceklerinden şüphem yoktur. Bu noktayı söyleyişim, özel hayata hiçbir suretle karışmak zihnimizden geçtiği için değil, delege heyeti içinde bulunanların özel hayatlarının dahi resmi çalışmaları yararlı veya zararlı olarak etkiliyebileceğinden ve bu sebeple resmi görevi ilgilendirebileceğinden dolayıdır.

3. Gizlilik kesin olarak gerekir. Hizmetimizde bulunan uşaktan başlayarak bütün çevremizin casuslarla çevrili olabileceğini bir an unutmamalıyız. İçimizde, görevini ilgilendiren maddelerin, yayılması önem taşımayan tek kimse yoktur. Delege heyetinin en gizli tutmak istediği bir esas, genç bir katip arkadaşınr, elinden düşüreceği bir kayıtla veya yemek yerken arkadaştan esirgenmeyecek birkaç kelime ile yayılabilir. Kesin kural olarak, çalışma daireleri dışında görevden konuşmak yasaktır ve herkes diğeriyle zorunlu olarak görevle ilgili konuşma yaparken çevresinin emniyette olduğuna dikkat etmeye alışmalıdır.

4. Delege heyetinin hayatı, genel olarak toplu ve tahmin olunduğuna göre iki üç otelde geçecektir. Çalışma saatleri vakit vakit tarafımdan tayin olunacaktır. Ancak amirler maiyetlerinin çalışma saatlerini çoğaltabilirler. İstenilen işin sonuçlandırılması için gece ve gündüz aralıksız çalışmak genel olarak esastır. Ve tereddütsüz istenecektir.

5. Şehir dışında seyahat ve ikamet izni, bütün heyet mensupları için, yalnız Delege Heyeti Başkanı tarafından verilebilir.

6. Delege Genel Heyeti görev bölümü bakımından dairelere ayrılmıştır. Üç delege, Delege Heyetini teşkil ederler. Diğer teşkilat, Delege Heyeti Başkanına bağlı olmak üzere, aşağıda yazılmıştır.

I ci Daire - Yazı İşleri Heyeti: Genel katibin emri altındadır. Genel olarak konferansın yazı işlemlerini idare eder. Bu işlemler; evrak, yazı işleri, tercüme, zabıt ve haberleşmelerin konferans çevresinde ulaştırılması işleridir. Genel katibin her daire ile irtibatta bulunmaya hakkı vardır. Gerek delege heyeti içinden ve gerek dışardan Delege Heyeti Başkanlığına gelecek bütün evrak birinci daireye verilir. Gece ve gündüz Yazı İşleri Heyetine gelen evrakın geliş zamanı tarih ve saatiyle tespit olunacaktır.

II nci Daire - Dışişleri: Dışişleri Hukuk Müşaviriyle Siyasi İşler Müdüründen kurulmuştur. Şifre ve memleketle haberleşme, kurye işlemleri de bu daireye aittir.

III ncü Daire - Müşavere heyeti: Mali, iktisadi ve bayındırlık müşavirleri,

IV ncü Daire - Müşavere heyeti: Hukuki ve siyasi müşavirler,

V nci Daire - Müşavere heyeti: Savunma - kara ve deniz- müşavirleri,

Sayın müşavirlerin uzmanlıkları, devletin genel sorunları ile bağlantılı olduğundan, kendilerinin yalnız bir uzmanlık dalında gösterilmeleri ancak teknik sorunların hazırlanmasını kolaylaştırmak içindir.

Delege Heyetinin, Müşavere heyetleriyle beraber devamlı olarak ve duruma göre kısmi veya genel toplantılar yapması tabiidir. Her Müşavere heyetinden bir üyenin delege heyeti ile temasta bulunmaya arkadaşları tarafından memur edilmesini rica ederim. Bu irtibat üyelerinin görevi Müşavere Heyetlerine, Delege Heyetinin istek ve tebliğlerini ivedilikle duyurabilmektir.

VI ncı Daire - Basın: Müderris Yahya Kemal Beyle Ruşen Eşref Beyden kurulmuştur. Bu Daire Delege Heyetinin görüşlerini basında yaymak ve basının müracaatlarını karşılamakla görevlidir. Altıncı Dairenin diğer bir görevi, Delege Heyetine her gün haber alma özetleri hazırlamaktır. Genel heyeti teşkil eden arkadaşlardan her biri her gün belli bir iki gazete okuyarak kısa bir özetini basın idaresine verecektir. Kime hangi gazete verileceğini ayrıca tayin edeceğim. Bu konuda altıncı daireden teklif beklerim. Gazete küpürlerinin bir deftere yapıştırılması pratik bir usuldür. Altıncı Dairenin önemli bir görevi de Delege Heyeti konferans salonuna gitmeden önce, bir gün önceki özetlerden ve son olaylardan bilgi vermektir. Haberalma bakımından bütün heyet mensupları gayret ve himmet göstermekle ödevlidirler. VII nci Daire- Koruma: Bu dairenin amiri Atıf Beydir. Baş Delege Dairesiyle bütün büroların koruma ve emniyetine nezaret ederler. Aslında her kağıdın ve her işin sorumlu olan birinci muhafızı, o kağıdın ve o işin sahibidir. Yedinci Dairenin koruma görevleri genel tedbirlerle ilgilidir. Hiç bir dairenin masa üzerinde yazılı veya yazısız kağıt bırakmaması esastır. Masa başında çalışan kimse ayrıldıktan sonra meydanda kağıt görülmemelidir. Bu konuda önemle ısrar ederim. Lüzumsuz yazılı kağıtlar yakılarak yok edilir. Çalışma odalarına delege heyetinden başka kimse kabul olunamaz. VIII nci Daire - Mutemet: Doğrudan doğruya Başkana bağlı olarak mali durum ve harcamalarla ilgili sorunlar için her gün Başkanla direkt olarak irtibatta bulunur. Genel olarak avans üzerine ödeme yoktur.

Heyetin tertip edildiği kuruluş yukarıdadır. Daireleri, numaralarıyla söylemeye alışmalıdır.

7. Konferansın damgalı kağıtları üzerine özel haberleşmeler yapılamaz.

8. Delege Heyetimiz adına basına ve diğer makamlara beyanat yalnız Baş Delege tarafından yapılır. Heyetimizin bütün mensupları beyanatta bulunmaktan dikkatle sakınacaklardır. Basın idaresinin talimatımıza dayanan yayınlarının, başlıca genel katip ve dışişleri dairesi tarafından izlenmesi gerekir, bundan başka sayın müşavirler de sakıncalı yayınlar ve yaymalar farkederlerse hemen duyurmalıdırlar. Duruma göre heyet mensuplarından bazıları belli sorunlar üzerine açıklamada ve beyanlarda bulunmaya ancak, Delege Heyeti Başkanı tarafından görevlendirilebilirler. Bir görev için, Delege Heyetinin bir yerde bulunması üç delege ile genel katip ve dışişleri dairesinden bir müşavirin ve yedinci daireden bir veya iki memurun beraber bulunması demektir. Delege heyetinin beraberinde sayın müşavirlerin dahi bulunması gerektiği zaman onların sayı ve adları önceden bildirilir.

9. Delege Heyetinin ikamet edeceği yerde çalışma daireleriyle birinci, ikinci, yedinci, sekizinci ve mümkün oldukça altıncı dairelerin bulunması zorunludur."

Başkanlığın bu talimatiyle heyet mensuplarına gizlilik, dikkat, emniyet, görev bölük ve düzeni konularında direktifler verilmekle ve özellikle günlük çalışma süresi bakımından kendilerinden feragat ve fadekarlık istenmekteydi.

 

56895 ziyaretçikişi burdaydı!
 

REKLAM VER

---Adim---

Sitemize reklam vermek için bize ulaşın reklamver@mynet.com Anasayfaya Reklam verebilirsiniz

---Adim---

REKLAMLARA BAK

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol